BLOGUMUZ DÜZENLEME AŞAMASINDADIR.

18 Mayıs 2016 Çarşamba

SERENAD - ZÜLFÜ LİVANELİ


Tür: Tarih-Dram
Baskı Yılı: 2011
Sayfa Sayısı: 484
Yayınevi: Doğan Kitapçılık

Serenad... Nereden başlayacağımı bilemiyorum. Çok sevdiğim kitaplar hakkında yazmak zor oluyor benim için.Çünkü hakettiği değeri verememekten korkuyorum. Serenad da benim için böyle kitaplardan.Her zaman ayrı bir yeri olacak bu kitabın benim için.Zaman zaman gözlerim doldu,ellerim titreyerek çevirdim sayfaları.Dünyama yeni deryalar açan,gönül telimi sızlatan çok naif bir kitaptı.Her insanın bu kitaptan öğreneceği şeyler var diye düşünüyorum.

Şimdi biraz kahramanlarımızdan bahsedelim :

Ana Karakterler

Maya Duran: İstanbul Üniversitesi'nde Halkla ilişkiler görevini yürüten bir memurdur.Pek çok kez üniversiteye gelen misafirlerle ilgilenme işini üstlenmiştir.Eşinden ayrılmış, Kerem adında bilgisayar başından kalkmayan bir oğlu vardır.

Maximillian Wagner: Alman asıllı Amerikalı bir profesördür. 87 yaşındadır ve İstanbul Üniversitesi'nde 30'lu yıllarda hocalık yapmıştır. Profesörün İstanbul'da olmasından devlet güçleri rahatsızlık duymaktadır.

Maya'dan soğuk bir kış günü Amerika'dan gelen profesör Wagner'i karşılaması istenir ve böylece hikaye başlar. Maya oğluyla kuşak çatışması yaşayan, eşinden ayrıldıktan sonra oğlunun sorumluluklarıyla omzuna yük binmiş kariyer sahibi bir kadındır. Rayında gitmeyen hayatıyla uğraşan Maya bu sırlarla dolu, gizemli profesörün sırlarının ışığında kendi içinde, geçmişinde uzun bir yolculuğa çıkıyor.
Max Şile'ye gitmek ister ve Maya Max'la birlikte Şile yoluna koyulur. Profesör, Maya ve şoförden ayrılıp dondurucu soğuğun olduğu bu günde deniz kenarına iner ve kemanını çıkarıp çalmaya başlar. Zamanın nasıl geçtiğini anlamayan bu yaşlı adam soğuğa dayamaz, bayılır. Max, Maya'nın yardımıyla bir otele götürülür. Max'ın vücut ısısı giderek düşer ve ölmek üzeredir. Maya bin bir güçlükle ve kendine has bir teknikle onu sıcak tutmayı başarır. Maya daha sonra onu hastaneye götürdüğünde yapılan tetkiklerde profesörün kanser olduğunu öğrenir.
Maya tüm bu olaylara bir anlam veremez. Baygınken sayıkladığı isimin kime ait olduğunu, soğuk bir günde niçin Şile'ye gelip deniz kıyısında bayılana kadar keman çaldığını, her şeyi merak eder. Hayatını borçlu olan Max tüm hikayesini Maya'ya anlatmaya başlar. Maya çok ama çok acı bir hikayeye tanık olacaktır. Duydukları onu derinden etkileyecektir.

Yahudi soykırımı günlerinden Türkiye akademik tarihine, Kırım Türklerinin eskide kalan ama kimileri için acısı taze günlerinden günümüzün sorunlarına kadar bir çok yelpazedeki soruna değinildiği, zaman zaman eleştirisel yaklaşıldığı, zaman zaman da bir kabullenişin görüldüğü çok özel bir eser.
Bu eseri özel yapan nedenlerden biri de, hikayenin bir erkeğin kadının gözünden,kadının diliyle yazmadaki başarısıdır.
Sizi tarih ve bugünle yüzleştirip sığ hayatlarımızı sorgulatan müthiş bir baş yapıt.


Kitaptan Alıntılar

-"Bu dünyada sana kötülük yapmak isteyen insanlar çıkacak karşına, ama unutma ki iyilik yapmak isteyenler de çıkacak.Kimi insanın yüreği karanlık, kimininki aydınlıktır.Geceyle gündüz gibi! Dünyanın kötülerle olduğunu düşünüp küsme, herkesin iyi olduğunu düşünüp hayal kırıklığına uğrama'Kendini koru kızım, insanlara karşı kendini koru"
(sf. 88)

-"Senden çalınabilen bilgi senin değildir."
(sf. 240)

-"Aramızdaki temel fark ne, biliyor musun? Sen insanlara baktığın zaman üniformalar, bayraklar ve din görüyorsun."
"Peki, sen ne görüyorsun bakalım?"
"İnsan, sadece insan.Seven, acı çeken, acıkan, üşüyen, korkan bir insan."

-"Bu dünyada nereye gitsen doğanın güzelliği ve insanoğlunun zalimliği karşına çıkıyor."

-"Yanımda olmanı istiyorum diyemediğim için bu yağmur içimi ıslatıyor dediğimi nasıl anlamaz? Düpedüz, sarıl bana dedikten sonra sarılmanın ne anlamı kalır!"

-"Haklı olanı güçlü kılamadığımız için güçlü olanı haklı kılıyoruz..."

-"Bilgi ne garip şeydir.Şişede hapsedilmiş bir cin gibi yıllarca duruyor, senin gelip kapağını açacağın günü bekliyordu."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder