BLOGUMUZ DÜZENLEME AŞAMASINDADIR.

1 Haziran 2016 Çarşamba

SOLUĞUNDAN ÖPTÜM SENİ - CEMAL SÜREYA








Eser Adı: Soluğundan Öptüm Seni
Yazar: Cemal Süreya
Tür: Şiir
Sayfa Sayısı: 136
Baskı Yılı: 2003
Yayınevi: Adam Yayıncılık

                                                                      



CEMAL SÜREYA
Cemal Süreya (1931-1990), Cumhuriyet dönemi Türk edebiyatının en özgün sanatçılarından biridir. Doğduğu Erzincan'dan Paris'e uzanan bir yaşam serüveni içinde Maliye Müfettişliği, Darphane Müdürlüğü gibi görevlerde bulunmuş, ama "temel işi" olarak hep şiiri görmüştü.
     Sadece şiirleriyle değil, denemeleri, eleştirileri ve dergiciliğiyle de çağdaş edebiyatımıza değerli yapıtlar kazandırmakla kalmamış, ona yön vermişti. Özellikle, çocuğu olarak nitelendirdiği Papirüs dergisiyle edebiyatımıza yeni çizgiler, taze renkler katmıştı
     Cemal Süreya, İkinci Yeni akımının başlangıcında, şairlerin birilerine öykündükleri dönemde, başka sanatçıları en çok etkileyen önemli bir edebiyatçı olarak belirmişti.
   
     Bunun temelinde, artık "başka türlü bir şiir" yazıldığı için değil, kendini daha önceki şiirin çizgileriyle anlatamadığı için "başka türlü bir şiire"e yönelmesi yatıyordu.
     Onunki, bilinçsizce etkilenmelerin yarattığı bir öykünme değil, bilinçli bir yapılanmaydı.
     Garip şiirinin duruluğunu koruyarak, o duruluğu zenginleştirdi; dilin olanaklarını zorladı. "Türkçe'den bir kıl kopar; içinde güneşler, dünyalar, ırmaklar vardır." diyordu. O güneşlerin, dünyaların, ırmakların peşine düştü.
    Kolaycılıktan hep kaçındı. "Alışılmış"la ilgilenmedi.
Şaşırtıcı bir imge düzenini, dizginleri bırakılmış düş gücünün çağrışımlarını yadırganmayan bir anlatım içinde verdi
     Kendi sesini hemen buldu, kişiliğini koruyarak o sesi sürekli geliştirdi.
    Şiirlerinde ilk göze çarpan, aşk ve cinsellikti: "Erotik bir şiirdir benimki. Sanırım en belirgin özelliğim budur. Dipte tarih içinde uygarlık ve var olma sorunu tartışılır."
     Tarihten ve gününün insanından kaynaklanan toplumsalcılığını inceliklerle örülü bir sanat anlayışıyla yansıttı. Anlattığından da, anlatımından da hiç ödün vermedi.
     Batı şiirini de, Türk şiirini de özümsemişti. "Atlas Okyanusu'nda Fırat'ın salı, Zap suyunda açan Alp çiçeği"ydi. Dünya şiirinin olanaklarından yararlanırken kendi özünü hep önde tuttu.
     Şiirin bütün sınırlarını araştırdı; sadece kendisine değil, çağdaşlarına da yeni kapılar araladı.
     Bu arada "kapalı" önyargısıyla  yaklaşılan bir şiirin ne kadar açık olabileceğini kanıtladı.
     Bu özellikleriyle, İkinci Yeni akımını küçümseyenlerin bile saygıyla andıkları, yadsıyamadıkları bir sanatçıydı.
Ülkü Taner

AŞK

Şimdi sen kalkıp gidiyorsun.Git.
Gözlerin duru mu onlar da gidiyorlar.Gitsinler.
Oysa ben senin gözlerinsiz edemem bilirsin
...
Sf: 19

KANTO

Ben nerde bir çift göz gördümse
Tuttum onu güzelce sana tamamladım
Sen binlerce yaşayasın diye yaptım bunu
Bir bunun için yaptım

Ben bereye gittimse bütün zulumlardı.
Bütün açlıklardı kavgalardı gördüğüm 
Kötülüklerin büsbütün egemen olduğu
Namussuz bir çağ bu biliyorsun
...
sf: 21

ASLAN HEYKELLERİ

Az şey değil seninle olmak düşünüyorum da
İçimde bir sevinç dallanıyor kaç kişi
...
sf: 29

ÜVERCİNKA
...
Boşunaymış gibi bunca uzaması saçlarının
Ben böyle canlı saç görmedim ömrümde.
Her telinin içinde ayrı bir kalp çarpıyor.
Bütün kara parçaları  için.
                                           Afrika dahil

Senin bir havan var beni asıl saran o
Onunla daha bir değere biniyor soluk almak
Sabahları acıktığı için haklı
Gününü kazanıp kurtardı diye güzel
Birçok çiçek adları gibi güzel
...
Sf: 34

ÜLKE
...
Sen yüzüne sürgün olduğum kadın
Karanlık her sokaktaydın gizli her köşedeydin
...
Yalnız aşkı vardır aşkı olanın
Ve kaybetmek daha güç bulamamaktan
Sen yüzüne sürgün olduğum kadın
Kardeşim olan gözlerini unutmadım.
Çocuğum olan alnını sevgilim olan ağzını
Dostum olan ellerini unutmadım.
...
sf: 38

GÖÇEBE

Biliyorsun ben hangi şehirdeysem
Yalnızlığın başkenti orası
...
sf: 51

KİŞNE KİRAZINI ve GÖÇ, MEVSİM
...
Bir kan halkasından geçiyor ısınarak
Boğazımdan dökülen sevda sözleri,
Güzel olan her şeye sinmiş o kederden
Özür mü zafer sesi mi teşekkürler mi?
...
sf: 63

BENİ ÖP SONRA DOĞUR BENİ
...
Annem  çok  küçükken öldü
Beni öp sonra doğur beni.
...
sf: 66

ORTADOĞU II

Savaştan da kırandan da olsa
Veremle de sıtmayla da olsa
Lacivert bir çıngıraktır ölüm
...
Savaşın vakti yoktur oysa
Ve ancak yenilgi halinde
Söz konusu olabilir geç kalma
Umudun kanayan cephelerinde
Bak yağmur yağıyor ana unsura
Kuşlar iyice alçaktan uçuyor,
Bir şey vardı hani
Yitirdim ya da hiç olmadı sanıyordum
OYsa karıişık bir anı gibi
Seni uyurken öpmesi gibi babanın
Bir ilkkar tomurcuğu gibi
Geveze dualardan sıyrılmış
Sürekli ve silik duruyor
Bak o şey sinmiş suratına
...
sf: 89

ORTADOĞU IV.
...
Biz kırıldık daha da kırılırız
Kimse dokunamaz bizim suçsuzluğumuza

sf 96

SAYIM

Ay ışığında oturuyorduk
Bileğinden öptüm seni

Sonra ayakta öptüm
Dudağından öptüm seni

Kapı aralığında öptüm
Soluğundan öptüm seni

Bahçede çocuklar vardı
Çocuğundan öptüm seni

Evime götürdüm yatağımda
Kasığından öptüm seni

Başka evlerde karşılaştık
İliğinden öptüm seni

En sonunda caddelere çıkardım
Kaynağından öptüm seni

sf 100

DİKKAT, OKUL VAR!
...
Aşkımız şimdi görklü bir hayatın
Yabancaya berbat bir çevirisi
Sen metinde üç beş satır atladın
Ben geçmiş zamanda dondurdum fiilleri
...
sf 113

UÇURUMDA AÇAN
...
Aşktın sen kokundan bildim seni
...
Aşktın sen gidişinden bildim seni
...
Belki de biraz geç rastladım sana
Ama her şey geç gelmiyor mu yurdumuza
1929 buhranı bile geç gelmemiş miydi
Eksikliğe mi alışmışız mutsuzluğa mı yoksa
...
sf 114

8.10 VAPURU
...
Sesinde ne var biliyor musun
Söyleyemediğin  sözcükler var

sf 123

İLKOKULU BİTİRDİĞİ
...
İyi anlarında sesin kalınlaşıyor
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni

sf 134

MUTSUZLUK GÜLÜMSEYEREK
...
İki çay söylemiştik orda, biri açık
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni
...
sf 135

BİR ÇİÇEK
...
Bir başına arşınlıyor bir adam mavi treni
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni

sf 136



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder